Farklı Yaşadığım Mayıs Günleri
FARKLI YAŞADIĞIM MAYIS GÜNLERİ
Bu ayın köşe yazısını MAYIS ayına ayırdım. Çünkü bu ay ile ilgili bir çok anım var. Mayıs aylarının hepsine özel bir gün 19 Mayıs'tır. 19 Mayıs 1919 da Mustafa Kemal (henüz soyadı yok) Samsun'da yeni bir Türk Devleti'nin kuruluş mücadelesinin ilk adımını attı. Uzun soluklu bir kurtuluş savaşı, onun önderliğinde kazanılmış oldu. Böylece siyasi tarihimizde çok özel bir gün olarak yerini aldı. Ben okul yaşıma geldiğimde bu gün, bütün yurtta bir bayram olarak kutlanıyordu. Ben de bir Atatürk'çü olarak her yıl bu kutlamalara katıldım. Bir çok etkinlikte yer aldım. Atatürk, 10.Yıl Nutku'nun son sayfasında, " Ey Türk Gençliği ! " diye başlayan gençliğe hitabesinde, geleceğe dönük öngörüsüyle çok önemli mesajlar vermişti. Bu, günümüz gençliği için de geçerlidir. Cumhuriyet kurulduktan sonra, 19 Mayıs " Gençlik ve Spor Bayramı " olmuş ve her yıl törenlerle kutlanmıştır. Bizler de okul çağımızda gösteri grupları içinde, bu günleri büyük bir heyecanla yaşadık.Okul çağı sonrası yıllarda ise, bu gün için düzenlenen törenlerde yerimizi aldık. Böylece Mayıs ayının bu günü benim için özel anılarım olan bir gündür.
1 Mayıs yine bu ay içinde özel bir gün olup, Emekçinin - İşçinin Bayramı olarak kutlanır.
Mayıs ayının çok özel iki günü ise siyasi tarihimizle ilgilidir. Bunlardan ilki 14 Mayıs 1950 gününe aittir. CHP 1923 yılında kurulmuş ve 1946 yılına kadar ülkeyi tek parti olarak yönetmiştir. 1946 yılında yapılan seçime iki parti katılıyordu. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü çok partili siyasi yaşama geçmek için hazırlıkları yapmıştı. Kendi partisinden ayrılan bir grup milletvekili adı Demokrat Parti (DP) olan partiyi kurarak seçime giriyordu. Bu seçimde kazanan CHP idi ama DP de hayli milletvekili çıkarmıştı. 4 yıl böyle geçildi. Nihayet önemli tarihi olaya gelmiş olduk. 14 Mayıs 1950 günü yeni bir seçim yapılıyordu. " Yeter Artık ! " sloganıyla seçime giren DP büyük bir zafer kazanıyor ve 450 milletvekili olan parlamentoda 380 civarında bir sayıya ulaşıyordu. Böylece Türk Siyasi Tarihi'nde bir ilk yaşanıyor ve iktidar el değiştiriyordu. DP nin lider kadrosunu Celâl Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan oluşturuyordu. Celâl Bayar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes Başbakan, Refik Koraltan da Meclis Başkanı oluyordu. Adnan Menderes Hükümeti kurulmuştu. İlk icraatı o zamana kadar " Tanrı Uludur ! " diye başlayan Türkçe ezanı yasaklamak, ikinci icraatı ise Köy Enstitüleri'ni kapatmak olmuştur. Amerika ile ilişki kurulmuş, kapitalst düzene geçiş başlamıştır. Giderek yeni hükümetin neler yapmak istediği anlaşılmaya başlanmıştır. 1954 yılında yeni bir seçim yapıldı ve DP bu kez çok daha büyük bir zafer kazandı. 450 milletvekilinin 420 si DP, 30 kadarı da CHP milletvekili olabilmişti. Bunlar içinde bir özel insan vardı : Osman Bölükbaşı. O matematik öğretmeniydi, siyasete atılmıştı. Kurduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin başkanıydı. Kırşehir'den tulum çıkarak milletvekili seçilmişti. Bu yüzden o Kırşehir ilimizin başına gelmedik kalmayacaktır. Bu tablo DP için felâketin başlangıcı oldu. Çünkü bu gücü kullanıp artık amaçlarını gerçekleştirmek için aşırı işlere kalktılar. Toplum giderek gerilmeye başladı. Yasaklar, sansürler, tutuklamalar başladı. Muhalefet Partisi Başkanı İsmet İnönü'ye biri Kayseri'de diğeri İstanbul'da iki kez suikast girişiminde bulunuldu. Sonunda bardağı taşıran Tahkikat Komisyonu'nun kuruluşu oldu. Çok özel yetkilerle donatılmıştı. Bu bir Anayasa suçuydu. Bütün çevreler ayağa kalktı. İlk özgün hareket 28 Nisan 1960 günü İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin Beyazıt meydanında yaptıkları eylem oldu. Böylece ilk öğrenci hareketleri başladı ve arkası artarak geldi. Polis ilk kez üniversiteyi bastı, senatörleri tutuklamaya kaktı. Üniversite Senatosu derhal toplanıp üniversiteyi ikinci bir karara kadar süresiz tatil etti. Bu tür eylemler kısa sürede diğer illere de yayıldı. Bu sürecin sonu yine bir özel Mayıs gününde tamamlandı. 27 Mayıs 1960 günü bir askeri darbe yapılıyor ve Menderes Hükümeti son buluyordu. Albay rütbesiyle Alpaslan Türkeş bu darbenin lideri olarak, sabaha karşı TRT de bizzat, devlet yönetimine askerin el koyduğunu açıklıyordu. Değişik sınıftan ve rütbeden 27 subay bu darbeyi gerçekleştirmişti. Oysa başlarına bir paşa gerekiyordu. Orgeneral Cemâl Gürsel bu görevi üstlendi ve darbenin lideri oldu. 1961 Anayasası yapılıp normal düzene dönüldüğünde o Cumhurbaşkanı olacaktır. Darbe sonrası ise artık konumuza dahil değildir.