İlginç Bir Koro Kuruyorum
[PİYADE OKULUNDA TÜRK MUSİKİSİ]
Askerlik görevimi 1962-1964 yılları arasında yaptım. 1 Ekim 1962 gününden itibaren Tuzla’daki Piyade Okulu Yedek Subay Taburu öğrencisi olarak başlayan bu süreçte, 650 kişi yedek subay adayı olarak eğitim alıyoruz. Bu altı ay sürecek. Kısa sürede musiki ile ilgilenenler bir şekilde birbirini bulmaya başlıyor. Yaklaşık bir ay içinde neredeyse 10 kişi bir araya gelmiş olduk. Akerdiyon, bağlama, bateri, keman, ud ve cümbüş çalan bir grup oluştu. Aynı bölükte birlikte bulunduğum, liseden ve üniversite korosundan arkadaşım Yılmaz Şahinler de solist. İlginç bir orkestra kurduk. Çalışmalar yapıyoruz fırsat buldukça. Burada benim için farklı olan şu, cümbüşü ben çalıyorum. Çünkü ud çalan bir arkadaş daha var, cümbüşü bulunca benim udu ona verdim. Bir eğlence gecesi düzenledik, diğer başka programların yanında, biz de bir konser verdik.
Çaldığımız parçalar ve söylediğimiz şarkılar, istense de bir daha bir araya getirilemez. Repertuarda neler yok neler ... Hafif batı müziği parçaları, Türk Musikisi’nin güncel şarkıları, türkülerimizden seçmeler ve oyun havaları, enstrümantal müzik. Çok neşeli, eğlenceli, bir gün geçirmiştik. Piyade Okulunun güzel bir toplantı ve sinema salonu var ve bu konser onun sahnesinde yapılıyor. Salon tamamen dolu. Ön sıralarda da, Taburda ne kadar subay varsa hepsi orada. Daha önce hiç böyle bir şey yapılmamış burada.
Bu grup ile kendimizi eğlendirmek için de, koğuş içinde uygun zamanlarda küçük çaplı konserler yapıyoruz ; bir bakıma kendimizi eğlendiriyoruz. Günün yorgunluğunu gideriyoruz. Bu yaptığımız o kadar ilgi uyandırdı ki, yılbaşı gecesi için ilginç bir davet alıyoruz. Önümüz yılbaşı ve o gece Piyade Okulu’nda görevli subaylar ve aileleri Pendik Ordu Evi’nde toplanıp eğlenecekler. Komutanlarımız bizi de bu gecede program yapmaya davet ediyorlar. Askerlikte ‘davet’ diye bir sözcük yoktur ; bunlar ‘emir’dir. Hemen hepimiz evciyiz ve bizler de yılbaşını ailelerimizle birlikte geçirmek için planlar yapıyoruz. Ancak emir kıvamındaki davet bizi sıkıntıya soktu. Neyse ki araya soktuğumuz ve bize anlayışla yaklaşan komutanlar, bu davetin iptalini sağladılar. Ancak şöyle bir söz verdik onlara. Yılbaşından sonraki bir zamanda, subaylar ve aileleri için özel bir konser yapacağız. Bunun için, yaklaşık bir ay sonra da ilkinden çok daha ilginç, çok daha hazırlıklı ve bir iki arkadaşın katılımı ile daha zengin bir kadro oluşturarak bir Türk Musikisi gecesi yaptık. Bir fasıl ile açılan konser, iki solo ile devam etti. Son kısımda da çeşitli türküler. Çok başarılıydık ve büyük takdir topladık.
Şimdi bütün anlattıklarımın benim ile ilgisi ise, bu koronun oluşması, programları ve her aşamada planlamasının tarafımdan yapılmış olmasıdır. Görülüyor ki orada da boş durmamışım. Bu süreç okulun tamamlandığı 15 Mart 1963 gününe kadar devam edebildi. Sonra ... sonra herkes çektiği kura ile belirlenen kıtalarına dağıldılar. Bu vesileyle, çoğunu bir daha görmediğim o güzellikleri birlikte yarattığımız sevgili askerlik arkadaşlarımı buradan selamlıyorum ; sevgiyle anıyorum.
1 Nisan’dan itibaren Çorlu’da bulunan 5.Kor.61.Tüm.176.P.A.’da Piyade Asteğmen olarak göreve başladım. Bu görev, 27 Ekim 1964 günü terhis oluncaya kadar devam edecektir. Çorlu’da da bu çalışmalar devam etti. Ud’um, notalarım ve diğer gerekli malzeme beraberimde... Fırsat buldukça musiki çalışmalarıma devam ediyorum. Bunu öğrenen ve Türk Musikisi hayranı ve heveslisi bir Abdülkadir Yüzbaşı (buradan onun kulaklarını çınlatıyorum !) benden musiki dersi almaya başladı ve üstelik ney çalmaya da kalkıştı. Ona ait bir anım var ; bunu da nakledeyim. 1964 yılının 8 Ağustos günü sonrası, bir özel harekat nedeniyle Kırklareli taraflarında bir çadırlı ordugahta bulunuyoruz. Alay Komutanlığı ise köyde özel bir gazino – lokal oluşturmuş. Subaylar günlük mesai sonrası oraya gidip çay kahve içiyor, oyun oynuyor, radyodan da müzik dinliyorlar. Bir akşam üstü bu çadır lokale gittim. Abdülkadir Yüzbaşı da orada. Ben çadıra girdiğim sırada radyoda bir fasıl müziği var. Yüzbaşı beni görünce, yanına çağırdı ve “ Yavuz Teğmen ! dinlediğimiz bu faslın makamını bize söyler misin ? “ diye bir soru yöneltti. Ne olduğunu bilmiyorum ama yüzbaşıyı da kıramazdım. Biraz dinledim ve “ Yüzbaşım ! Bu, Suzinak Makamı dedim. “ Yüzbaşıyı orada görecektiniz. Radyo programa başlarken makam söylenmiş ; onlar makamı biliyorlar. Amaçları
beni sınamak ! Yüzbaşı meğer benim gıyabımda ciddi iddiaya girmiş ; benim musiki bilgime güvenip. Etrafındakilere, “ Size söylemiştim, nasıl bildi Yavuz Teğmen ! “ gibi sözler sarf ediyor. Bu da böyle bir askerlik anısı işte !